22 Mayıs 2012 Salı

Tanışma...



Tanışma...

Günlerden Pazar'dı ve açık berber bulamadı. Bir aylık sakalını evde kesecek olmanın sıkıntısı ile evinin bulunduğu sokağa girdi. Sokaktaki berbere de umutsuzca bakmayı ihmal etmedi. Yok... “Salak kafam, dün kestirecektim işte” diye söylendi.

Banyodaki küçük aynada sakallarına dokundu önce uzun uzun. Sonunda sakal şeklini bulduğunu düşünüyordu ama yarın takım elbiselerini giyip, sinek kaydı traşı ile işe başlamak zorundaydı. Uzun yıllar sürecek, stresin aynı zamanda işin bir parçası olacağı bir hayatın da ilk günüydü yarın... Uzun sakallarını kesmesi hiç de kolay olmadı. Yeni yüzü çok yabancı geldi. Ertesi gün yaşayacağı sıkıcı yabancılığı daha geceden kendi yüzünde gördü. İşe başlama heyacanı, yerini sıkıntıya bırakırken uzun uzun bir banyo yapıp erkenden uykuya daldı.

Sabah, kurduğu saat çalmadan, erken uyandı. Otobüs durağına da erkenden geldi. Servisi daha ilk günden kaçırmak istemiyordu. Yüzünden sonra, üzerindeki kıyafeti ile birlikte benliği de yabancılaşmıştı sanki. Durakta bekleyen bu yabancı da kimdi ki???

Bankaya geldiğinde önce kendi iş arkadaşları ile tanıştı. Sonra da diğer bölümdekilerle tanıştırdı servisle geldiği yol arkadaşı. Onun diline yakın bir dili vardı bu genç kızın da ama bu yalnızlıkta onu rahatlatacak bir yakınlık değildi. Mutfaktan birer çay alıp bölüme indiler. Mesai başlamak üzereydi. Sadece bir masa boştu. Artık herkes yoğun ama bir o kadar da sıradan geçecek bir işgününe hazırdı. Bankanın kapılarının açılmasına birkaç dakika kala kapıda saçları kısa, esmer bir kız fark etti. Fatura kuyruğunda bekleyen kalabıktan farklı bir yüzdü gördüğü. Kulaklarında müziği ile kendi içine kapanmış olduğunu fark etmesi zor olmadı. Esmer kız güvenlik görevlisine “günaydın” diyerek içeri girdi. Aynı bölümde olmalıydılar, tek boş masa hemen yanı başındaydı. Esmer kız içeri geldi, arkasından geçti. Sadece ortaya bir “günaydın” dedi. Nedense kapıdan içeri girişine kadar onunla iletişim kuracağını düşünerek takip etmişti adımlarını. Masasına gelene kadar kulaklığını çıkarmadı. Tam çıkarmak üzereyken en sevdiği parça başlamış olmalıydı ya da hayata dair sesleri daha çok duymanın keyfindeydi. Şefleri, esmer kıza dönerek, “saçlar kesilmiş yine” dedi. Esmer kız, “evet” dedi, sıradan bir cevap edasıyla. Demekki saçları daha uzundu. Acaba daha mı iyiydi o hal diye düşünmeden edemedi. Sonra, işe yeni başlamış birine özel bir merhaba bile almamışken bu ilgi nedendi? Yok öyle güzel bir kız da değildi, değil miydi? Buldu. Güzel olup olmadığını hiç düşünmemişti ki. İşyerindeki onca insan içinde oraya yabancı kendisi dışında birinin daha olduğunu düşündü. İşe yeni başlamamıştı kendisi gibi ancak halen buraya ait olmadığını çok belli ediyordu. İlgisini çekme nedenini bulmuştu. Buraya yabancı sadece kendisi değildi...


z.e.

Fotoğraf : Haziran 2012 / Şeytan Sofrası-Ayvalık

1 yorum:

  1. her şeyin bir nedeni vardır da açıklama kısmına gelince doğru cümleler dökülmez nedense...bir şey vardır işte; bir bakış, gülüş, duruş, kişiye özgü tek bir hareket...evet tek bir hareket yeterlidir bazen onca kalabalık arasında gelip de bir kişinin yüreğine değmek için...

    YanıtlaSil